Nefret Sevgiye Dönüşür Mü? BURAK YILMAZ
''Aşkla nefret arasında öyle sanıldığı gibi aşılmaz duvarlar değil, ince bir çizgi vardır.''
Kulübün batırıldığı, kapısına haciz memurlarının dayandığı ve faillerinin kaçıp sonrasında ödüllendirildiği karanlık dönemler sonrası belki de Beşiktaş kulübünün tüm geleceğini değiştirecek yeni bir slogan başlatan Fikret Orman ve Samet Aybaba yönetiminde aydınlık geleceklerin hayalini kuran Beşiktaş, 2012-2013 sezonuna ‘’FEDA’’ diye giriyordu. Kulübün yeme-içme alanında dahil tüm birimlerinde mali kısıtlamaya giden takımın transferleri de cüzi maaşlarla getirilen ama güçlü karakterlere sahip genç oyuncular olacaktı. 26 Ağustos 2012 tarihinde 2.hafta Galatasaray ile oynanan lig maçında ise zor şartlarda, terinin son damlasına kadar savaşan yürekli futbolcular adeta ders veriyordu. 85. Dakikaya kadar önde götürdüğümüz maçın tam bu dakikasında yaşananlar ise bu yazının yazılmasına neden olacaktı.
NEFRET NASIL BAŞLADI:
85. dakikada Burak Yılmaz’ın ‘’Escude’nin bana net bir müdahalesi var.’’ söyleminde bulunup kendisini yere atmadığını iddia ettiği ama bize göre net bir şekilde ‘’dalgıçlık’’ yaptığı pozisyon çok net bir şekilde ceza sahası dışında olmasına rağmen Beşiktaş aleyhine verdiği akıl almaz kararlarıyla bilinen ve kötü niyetli bir hakem olan Bülent Yıldırım tereddütsüz şekilde penaltı noktasını gösterirken onuruyla savaşan Beşiktaşlı futbolculara ise nefretle bakmayı ihmal etmiyordu.
Beşiktaşlı taraftarların ise maç sonunda canları feci bir şekilde yanmıştı. Yıllarca maddi güçsüzlük ve lobisizlikle uğraşan Beşiktaş’a vurulan ilk darbe değildi bu ama 21 yaşında Antalyaspor’dan Beşiktaş’a daha çocukken gelen, çıktığı her canlı yayında kendini ‘’Ben Beşiktaşlıyım’’ diye tanıtan bir futbolcunun bu hareketi yapmasını taraftar hazmedemiyor ve Burak Yılmaz’a inanılmaz bir nefretle bakıyorlardı. Taraftarlar tarafından açılan nefret pankartları, oyuncuya aleyhte yapılan tezahüratlar kulüp ile oyuncunun arasını iyice bozacak, Burak Yılmaz da bu durumu düzeltmek için çok çaba harcamayıp ısrarla bu nefretin üzerine gidecekti..
Burak Yılmaz: ‘’Dönemin Antalyaspor Başkanı Menderes Türel, 2006 yılında Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzon, Beşiktaş hepsi seni istiyor dedi. Hiç kimseyle konuşmayın, Beşiktaş’a gidicem dedim ve taraflar anlaştı. Zaten çocukluğumdan beri de Beşiktaşlıyım’’ (Demirkol’un Galaxy Rehberi, 2023)
''SUS'':
Zaten iyice körüklenen bu nefretin artık tam anlamıyla tescilleneceği o tarih gelmişti: 4 OCAK 2015
Olimpiyat Stadı’nda oynanan karşılaşmada Melo’nun golüyle öne geçen Galatasaray kapanışı Burak Yılmaz ile yapıp maçı 2-0 kazanacaktı ama Burak Yılmaz attığı golden sonra Beşiktaş taraftarına ‘’Sus’’ işareti yaparak o sıralar 15 yaşında bir çocuk olan ben dahil herkesin sabrını taşırmıştı. Burak Yılmaz’ın bu nefreti nereden geliyordu? Kendisinin net bir biçimde haksız olduğu konuda taraftarın gösterdiği haklı tepkiye neden bu kadar güceniyordu? Sorun gönderildiği dönemde dönemin teknik direktörü Ertuğrul Sağlam’ın ona haksızlık yapması ve kendince intikam alması mıydı? Bu soruların hiçbirinin cevabını tam olarak bilmiyoruz ama Beşiktaş taraftarı, döneminde ‘’Beşiktaş’ın çocuğu’’ diye tribüne çağırdığı adam tarafından bu şekil bir haksızlığa uğramayı hak etmemişti. Herkes artık o gün Burak Yılmaz için Beşiktaş kapılarının kapandığına çok emin olmuştu ama futbolun da mevzusu buydu işte, sorunlu geçmişe rağmen gelecekte neler olacağını hiçbir zaman kestiremezdiniz..
''SEVGİ KIRINTILARI'':
‘’Dostun düşmana dönüşür, düşman kalkar dostun olur öyle garip bir dünya.’’ Mevlana’nın bu meşhur sözünün Burak Yılmaz harici dünyadaki herkes için geçerli olduğunu düşünürdüm ama yanılmışım. 2018-2019 sezonunun daha başında Trabzonsporlu taraftarla ters düşüp, dönemin Trabzonspor teknik heyeti tarafından da kadro dışı bırakılan Burak Yılmaz için Trabzonspor defteri de kapanmıştı. Bir önceki sene ise Negredo’dan ve Vagner Love’dan istediğini bulamayan Beşiktaş sezona yine bu ikiliyle başlamış ve doğal olarak istediğini alamamıştı ama dönemin Beşiktaş teknik direktörü Şenol Güneş’in Burak Yılmaz ile baba-oğul ilişkisi olduğu, Şenol Hoca’nın Burak Yılmaz’ı takımında ne kadar çok istediği herkes tarafından bilinen bir gerçekti. Beşiktaşlı taraftarlar doğal olarak oyuncuyu asla istemiyordu ama Beşiktaş’ın çehresini değiştiren, 2 şampiyonluk kazandıran ve Avrupa’da inanılmaz başarılar elde eden Şenol Hoca’sı ne derse boynu kıldan ince gibi görünüyordu ve Burak Yılmaz da takımda Şenol Hoca dışında biri varken gelemeyeceğini çok iyi biliyordu. Beşiktaş’la yarım kalan bir hikayesi olan Burak Yılmaz 4 Ocak 2019’da bu hikayeyi devam etmeye geliyordu gelmesine ama üzerinde inanılmaz bir medya ve taraftar baskısı vardı, yine de bu durum onun için bir sorun değildi o bunlara çok alışıktı, onun tek derdi taraftarla arayı düzeltmek olacaktı. Benim de tribünde bulunduğum ilk maçında Akhisar’a karşı oynanan maç öncesi her oyuncu teker teker tribüne çağrılırken Burak çağırılmamıştı ve oyundan çıkarken Beşiktaş taraftarının yoğun ıslığına maruz kalmıştı ama bunlar zaten beklenen şeylerdi. Akhisar sonrası içerde Erzurum’a ve dışarda Antalyaspor’a karşı da ağları havalandıramayan Burak’a homurtular daha da yükselmeye başlamıştı ve fizik olarak hazır olmadığı sahadaki attığı adımdan bile belliydi ama bir sonraki hafta içerdeki Bursaspor maçı belki de Beşiktaş taraftarı ve Burak Yılmaz arasındaki bu dev buzların eridiği maç olacaktı. Tam da Burak Yılmaz’ın klasına yakışan 2 golle Beşiktaş maçı 2-0 kazanıyor ve adı o zamanlar Vodafone Park olan stattaki taraftarlar onun adını haykırıyordu.
Burak Yılmaz Bursa Maçı Hakkında: ''Sahaya çıktık, bütün taraftarımız beni ıslıkladı, diğer 10 oyuncunun hepsini yanlarına çağırdılar, Vida’da, Gökhan’da ve Caner’deki o üzüntüyü hissedebiliyordum ama sonra bir baktım 40.000 kişi benim adımı bağırmaya başladı. Acayip duygulandım ve teker teker tribünleri dolaşıp hepsine selam verdim. Maçı da 2-0 kazanıp 2 gol attım. O gün belki de sevgili taraftarlarımızın çoğuyla barıştım.'' (Az Önce Konuştum - Candaş Tolga Işık, 2024)
İyisiyle kötüsüyle, kaosuyla sakinliğiyle inanılmaz bir kariyer geçiren Burak Yılmaz yarım kalan Beşiktaş hikayesini belki şampiyonlukla tamamlayamadı ama Beşiktaş’taki 2.döneminde 41 maçta 25 gol atıp 8 asist yaparak bir dönem canını yaktığı Beşiktaş taraftarlarının gönlünü bir nebze olsun almayı başardı. Tüm bu yaşananlardan sonra Burak Yılmaz’ın Beşiktaş Kongre Üyesi olması ve geçici olsa dahi Beşiktaş teknik direktörlüğü yapması da gerçekten hem kaderin hem de futbolun bir cilvesi olarak Beşiktaş tarihine kazınmış oldu.