Jonah Mathews: "Çok fazla batıl inancım var"
Jonah Mathews, Beşiktaş’ın EuroCup yolculuğunu anlattı.
Beşiktaş Emlakjet bugün Türkiye saatiyle 20.30’da BKT EuroCup yarı final üçüncü maçında JL Bourg ile karşı karşıya gelecek.
Dušan Alimpijević'in öğrencileri bu mücadeleden galip ayrılması halinde EuroCup yarı finalinde Paris Basket’in rakibi olacak.
Karşılaşma öncesinde siyah-beyazlıların yıldız skoreri Jonah Mathews, EuroCup resmi sitesinde bir yazı paylaşarak bugüne nasıl geldiklerini anlattı.
Jonah Mathews’ın sezonu anlattığı yazı şu şekilde:
“Merhaba! Öncelikle bugüne nasıl geldiğimizi açıklamama lütfen müsaade edin. Burası tabii ki tarihi bir kulüp ancak sadece son iki seneye baktığımızda bile – hatta geçen seneye bile – küme düşme tehlikesiyle karşı karşıya kalmış bir kulüptü. Bu yüzden taraftarlar için Dusan Alimpijevic gibi Avrupa’da saygı duyulan harika bir koçu takıma getirdiler. Alimpijevic hepimizin saygısını kazandı ve küme düşme hattındaki takımı Türkiye Ligi’nde üçüncülüğüne taşıdı. EuroCup’ta normal sezona iyi başladık ancak sonrasında düşüşe geçtik. Birkaç maç kaybettik ve playofflara son sıradan dahil olduk.
Ama sonrasında Gran Canaria ile karşılaştık ve Canaria’yı yendik. Sonrasında ise hiç olmadığımız kadar birbirimize kenetlendik. Hapoel Tel Aviv karşısında 21 sayı gerideydik, sonrasında soyunma odasına girdiğimizde şöyle dedik: ‘Sezonumuzun böyle geçmesini istemiyoruz. Sadece Gran Canaria’yı yenip ikinci tura çıkan bir takım mı olmak istiyoruz, yoksa sonuna kadar giden bir takım mı olmak istiyoruz?” İnanılmaz bir yolculuk oldu. Türk taraftarlar ve Türk toplumu her zaman yanımızdaydı. Özellikle de bu yıl. Beşiktaş‘ın İstanbul’da ve Türkiye’de 20 milyonluk bir taraftar kitlesi var. Sinan Erdem’in nasıl olduğunu, kazandığımızda ve taraftarlar arkamızda olduğunda neler yapabileceğimizi gördük. Salonda müthiş bir enerji vardı, bu da taraftarlarımızın takıma ne kadar tutkulu olduğunu gösteriyor. Sezonun başında bu kadar çok taraftarımız yoktu ama biz kazanmaya devam ettikçe insanlar gelmeye ve bizi desteklemeye başladı. Bu son yarı final maçı da inanılmazdı. Eğer bugün kazanırsak, ki kazanacağımızdan eminim, o zaman final daha da çılgınca olacak!
Koç Alimpijevic ve Derek Needham bu underdog deneyimini iki yıl önce zaten yaşamıştı. Derek uzun süredir Avrupa’da ve çok fazla şey görüp geçirmiş birisi. Ben sadece üç yıldır Avrupa’dayım. Turkish Airlines EuroLeague’de oynadım ama orada bir yıl oynamam çok tecrübeli bir oyuncu olduğum anlamına gelmiyor. Bence Derek ve özellikle de Koç Dusan bu yıl sahada daha olgun olabilmem ve bu noktaya gelebilmem için kendimi geliştirmeme yardımcı oldu. Derek buradaydı, Koç buradaydı ve bize adım adım yol gösterdiler. Koçun olayları idare ediş şeklinden daha önce buraları görüp geçirdiğini anlayabiliyorsunuz. Bourg’daki ilk maçı kaybettik ve koç çok sakindi. Şöyle dedi: “Bu sadece bir maç. Daha önce de bir seride bir kez yenilmiştim. Partizan’a gidip kazandım.” O maçta çok iyi oynamadıktan sonra bu sözler beni gerçekten rahatlattı. Derek’in burada bana ve takıma rehberlik eden bir veteran olması da bize gerçekten çok yardımcı oldu.
Bir takımın skor lideri ve en iyi oyuncularından biri olduğunuzda bu durum sevgi-nefret ilişkisi gibi bir şey. Savunma size çok daha fazla yoğunlaşıyor, bu yüzden bazen şut yaratmak, kendi şutunuzu bulmak, şut için boş pozisyona girmek zorlaşıyor. Ama takım arkadaşlarım doğru pozisyonları yaratmam konusunda bana güvenerek harika bir iş çıkarıyor. Şut atmam için beni doğru yerlerde topla buluşturuyorlar, bu yüzden onlara güveniyorum. Koç da bana sadece kendim için değil başkaları için de yaratabileceğim pozisyonlar sunuyor. ASVEL’deki rolüm çok daha farklıydı. Geçen yıl beni ASVEL’e sadece sayı atmam için getirmişlerdi çünkü Nando De Colo, Dee Bost ve birçok farklı şeyi yapabilen birçok oyuncumuz vardı. Bu yıl, buraya ilk geldiğimde omuzlarımda daha fazla sorumluluk olması biraz farklıydı. Ama sezon ilerledikçe takıma liderlik etmek daha da kolaylaştı. Sahada ne yapmam gerektiğini anladım.
Yarı finallerin üçüncü maçı – iki takım için de ölüm-kalım maçı. Üç maçlık böyle bir seride, son maç daha çok kimin daha çok istediği ile ilgili çünkü birbirinizle iki kez oynamış durumda oluyorsunuz. İlk maç bir nabız yoklama maçı gibiydi. Bourg’da hiç oynamamıştık, EuroCup eşleşmelerinde ise karşı taraftaydık, dolayısıyla onlarla daha önce hiç oynamamıştık. Fransız basketbolu ve Türk basketbolu çok farklı – ligler farklı. Fransız basketbolu daha tempolu ve atletik. Türkiye Ligi ise çok daha stratejik ve takımlar atletik olmadan takımları yenmenin yollarını bulmaya çalışıyor. Üçüncü maçta bu gerçekten önemli olacak. Eğer ikinci maçta yaptığımız gibi onların hızlı hücumlarını sınırlayabilir ve durdurabilirsek, her şeyin iyi olacğaını düşünüyorum. Onlara karşı agresif ve fiziksel olmalıyız çünkü Bourg yetenekli bir takım. Eğer müsaade ederseniz sayı atabilecek oyunculara sahipler, bu yüzden ikinci maçta gösterdiğimiz fizikselliği ve savunmayı göstermemiz gerektiğini düşünüyorum.
Dürüst olmak gerekirse pek isabetli şut atamıyoruz. Yayın gerisinden 9’da 0 ile oynadım. En iyi şutörlerimizden biri olan Yiğit Arslan 5’te 0 ile oynadı. Çok fazla boş şut, turnike ve bunun gibi şeyler kaçırdık.
Sanırım bugün de cuma günüyle aynı iki çift ayakkabıyla oynayacağım. Çok fazla batıl inancım var, bu yüzden bu sezon hep kırmızı Kobe ayakkabıları giydim ama bir şeyleri görebilmek için cuma günü ayakkabılarımı değiştirmem gerekti. İkinci maçta ayakkabılarımı değiştirdim ve maçı kazandık, o yüzden bilmiyorum. Muhtemelen siyah ayakkabıyla başlayıp kırmızıya geçeceğim. Ya da iyi gidiyorsak, siyah ayakkabıyla devam edeceğim.
Bu maç bu sezonki dördüncü ölüm-kalım maçımız olacak. Şimdiye kadar üç maçı kazandık. Ayrıca bu yıl birkaç kez geri düştüğümüz maçları da geri dönerek kazandık. Takımımızın bir özelliği de bu – asla pes etmiyoruz! Agresif ve fiziksel olduğumuz zaman canlanıyoruz, tıpkı harika bir takım olan Hapoel’e karşı 20 sayı gerideyken yaptığımız gibi. Hapoel gerçekten atletik, gerçekten yetenekli oyunculara sahip ve birkaç yıldır birlikte oynuyorlar, bu yüzden böylesine bir maçta 20 sayı geriden gelmek, takım olarak direncimizi ve hepimiz konsantre olduğumuzda ve tek bir hedefe odaklandığımızda neler yapabileceğimizi gösteriyor.
Takımdaki herkes gibi ben de bu galibiyeti gerçekten çok istiyorum. Bu isteğim sadece finale kalmak için değil. Gelecek sezon nereye giderseniz gidin, eğer Beşiktaş’ta bulunduysanız insanlara “winner” olduğunuzu göstermiş olacaksınız. Bu noktada kazanmayı önemsiyoruz. Bu istatistiklerle ilgili değil, sayılarla ilgili değil. Egolarla ilgili değil. Bunların hiçbiri önemli değil. Önemli olan kazanmak, “winner” olduğunuzu ve takımınızın kazanabileceğini göstermek – bizim için en önemli şey bu. Sekiz yıl boyunca EuroCup’ta oynamadıktan sonra finale çıkmak bu kulüp için çok büyük bir başarı olacak. EuroCup’ı kazanmak ise daha da büyük bir başarı olacak. Şahsen benim için de bu durum özgeçmişimde büyük bir hedef. EuroLeague’de bu taraftarlara sahip olmak gerçekten çılgınca olurdu… gerçekten çılgınca!!!”
Eurohoops