Rus Ruleti, İlk Vuran Kazandı! | Beşiktaş 0-1 Galatasaray

Beşiktaş kendi iç sahasında 9 yıl sonra(4 Ocak 2015, 0-2), yeni stadında ise ilk defa Galatasaray'a Al Musrati'nin kendi kalesine kaydettiği golle 0-1 mağlup oldu. Biz de bu yazımızda maçı, takımları ve hocaları daha iyi anlamak ve anlatmaya çalışacağız.

Rus Ruleti, İlk Vuran Kazandı! | Beşiktaş 0-1 Galatasaray

Beşiktaş yeni stadında ilk defa Galatasaray'a Al Musrati'nin kendi kalesine attığı golle 0-1 mağlup oldu. Biz de takımları, hocaları ve maçı anlayıp sizlere anlatmaya çalışacağız. Lafı daha fazla uzatmadan yazımıza geçelim.

Maç Önü - Beşiktaş

Beşiktaş, bu sezonki üç büyük kulüp arasındaki üçüncü derbi maçında üçüncü hocasıyla (Deplasman GS - Burak Yılmaz, İç Saha FB - Rıza Çalımbay, İç Saha GS - Fernando Santos) sahaya çıktı.

Sezon başından bu yana;

Şenol Güneş 15 maç,

Burak Yılmaz 5 maç,

Rıza Çalımbay 7 maç,

Serdar Topraktepe 3 maç,

Fernando Santos ise 12 maç takımın başında bulundu.

Durum bu iken, özellikle de bu yıl, Beşiktaş'ın derbi karakteri olmayan bir takıma dönüştüğünü söylemekten kaçınmaya lüzum yok. 3 ayrı hoca ile tercih edilmiş 3 ayrı oyun ve bunların sonucunda alınmış 3 mağlubiyet.

Yine de bu noktaya gelene kadar Beşiktaş'ın bu maç öncesindeki durumunu ele almadan geçmemek gerek. Şubat ayını namağlup geçiren Kartal, Santos'un oyun karakterine hafif hafif bürünme sinyallerini vermişti. Pendik maçından bu yana 8 maçta 2 gol yiyen(Sivas 1, Antalyaspor ZTK 1) Siyah Beyazlılar en azından çok kolay gol yiyen takım imajından kurtulmaya çalışan ve bunda da başarılı olan bir ekip görüntüsü verdiyse de bahisseverlerin aşina olduğu Karşılıklı Gol istatistiği işin içine girdiğinde Sezen Aksu şarkısı edasında Keskin Bıçak gibi bir noktaya gidiyordu. Nitekim Santos döneminde ligde ilk golü yediği hiçbir maçta reaksiyon gösteremedi Beşiktaş. Galatasaray maçı ile 3 defa olan bu süreçten üç defa mağlubiyet(Pendik 4-0, Sivas 1-0, GS 0-1) ile ayrıldı. Bunların yanında özellikle de Santos'un gelişi sonrası Beşiktaş'ta en fark eden noktalardan bir diğeri ise rakiplerin duran topları oldu. Çünkü bu sezonki beşinci hocanın tercih etmiş olduğu duran top savunma setleri aynı Rıza Çalımbay'ın da tercih etmiş olduğu adam adama duran top setleri. 5 hoca ile birlikte sırasıyla alan, alan, adam adama, alan, adam adama duran top savunma setlerinden çok sıkıntı çektiğini söyleyebiliriz. Galatasaray'ın 13 şutunun 5'i kornerlerden gelmişti. Bu konuya yazının ilerleyen kısmında daha net değineceğiz. Maç önünde Beşiktaş'ta İstanbulspor maçında gördüğü sarı kart sebebi ile Gedson, sakatlıkları sebebiyle Amir ve Ox en büyük eksiklerdi. Bu koşullar altında Santos'un çıkarmış olduğu 11'i eke bırakıp ne planlamak istediğini ise 11'ler kısmı altında Okan Buruk'un 11'i ile kıyaslayacağım.

Maç Önü - Galatasaray

Galatasaray, rakibi Fenerbahçe ile birlikte çok yüksek ihtimalle puan rekoru kıracakları bir sezona doğru ilerlerken belki de sezonun kendileri adına en sıkıntılı haftasına girmişlerdi. Prag'ta kaybedilen UEL turuna, Antalyaspor karşısında zor geçse de aldıkları 2-1'lik galibiyet, pansuman yaptıysa da Perşembe günü Karagümrük'e kaybetmiş oldukları ZTK çeyrek finali, böylesine güçlü geçirdikleri bir sezonu dahi sorgulanır hale getirmişti. Üstüne Gümrük maçı sonrası önce Oliveira, daha sonra ise Zaha'nın derbi kadrosunu kaçırması ile çok sınırlı bir yedek kulübesi ile çıkıyordu maça Okan Buruk'un takımı.

Bu kenar ile Galatasaray'ın öne geçmekten başka çaresi yoktu açıkçası. Nitekim ihtiyaçları da daha maçın başında gerçekleşti. Maç içini bir sonraki başlıkta ele alacağız.

İlk 11'ler

İlk 11'ler

Galatasaray'ın çok fazla eksiği olduğu için maçta şaşırtma şansı çok düşüktü. İyi bir temel oyunları olduğu için oyunu genelde Beşiktaş ve Santos'un tercihleri üzerinden okuyacağız genelde. Santos maçtan 2 gün önce vermiş olduğu röportajda her ne kadar "Türkiye'de çok fazla adam adama savunma yapılıyor. Bazen şunu görebiliyorsunuz; bir stoper, rakip forveti rakip takımın ceza sahasına kadar baskıda kovalayabiliyor. Benim savunma anlayışımda bu yok. Ben ön taraf presinde, alan savunmasını tercih ediyorum” dese de maçın genelinde tercih ettiği ön alan presi Muçi'nin Torreira'yı marke ettiği bir presti. Diğer oyuncular da genel olarak adam adama eşleşmelerinde yukarıdaki gibi bir görüntü ortaya çıkıyordu.

Buna ek olarak bu maçta Abdülkerim'in olmaması Galatasaray'ı aslında preslerde ziyadesiyle zorladı. Ayakları arasında kalitesi daha yüksek olan Nelsson da sol tarafta oynayınca çok sık pas hatası yapabilirdi Galatasaray. Maçın başında o agresif presi sergilemese de özellikle Davinson oyunun merkezine, Nelsson ise taca pas hataları yaptı. Fakat Santos'un oyunu orta blokta karşılama isteği bu pas hatalarını maksimize etmediği gibi Beşiktaş'ın topla oynamasını da optimize etmedi. Belki de en büyük hatalardan birisi bu oldu Beşiktaş adına. Prag da Kopenhag da ilk 15'leri fazlasıyla yüksek bir çizgide oynamıştı. Hele ki Beşiktaş'ın karşısındaki kulübe bu iken hamle şansı çok az olan bir GS'ye karşı en rahat yapması gereken şey bu agresif ön alan presi idi.

Prag'ın ilk 20 dakikada preste olduğu yerler
Santos'un orta blok tercihi
Saha içi yerleşim
Saha içi yerleşim

Öteki taraftan GS presinde ise Musrati genelde arkasındaki oyuncunun Torreira olması hasebiyle bir noktadan sonra presten bunalıp defans arasına gelmeye başladı. Bu zaten Beşiktaş'ın oyun kurulumunu bozan nokta oldu. Çünkü bu duruma verilmesi gereken reaksiyon ya düzenli olarak yapılması gereken uzun toplar(çok sürdürülebilir bir plan değildir pro seviyede) ya da diğer iki merkez orta sahanın da derine inmesidir. Amartey her ne kadar derine indiyse de Muçi'yi derine indirmek hem zor hem de oyuncunun orada topu alıp bir de ileri taşımasını, hatta bir de ileride üretken olmasını beklemek haksızlık olurdu. Üstüne gayet asimetrik bir şekil oluştuğu için Amartey de bir noktadan sonra derine inmekten çok kaçındı.

Bu da Beşiktaş'ı Rashica'ya zorlama ama isabetli uzun toplar atmaya sevk etti. Bu tip maçlarda bu anları 2-3 defa oynarsınız. Çünkü rakibinizin hocası da oyuncuları da bunu görür ve buna önlem alınır. Beşiktaş, Rashica'yı 2 defa çok iyi şekilde karşı karşıya bıraktı ise de oradaki karar hataları sonuçtan uzaklaştırdı JK'yi. Böyle bir maçta en ihtiyaç duyulan parçanın Gedson olduğunu söylemek yanlış olmaz. Keza aşağıda da Prag'ın en çok yaptığı şey bu idi. Qazim Laçi ve Kairineen çift pivotu merkezde top alarak Torreira'yı yerinden etmiş ve GS'yi önde bırakarak yüklenmişti GS'e. Aynısını Kopenhag ise Falk ile yapmıştı.

Preciado'nun golü öncesi

Bir de bunların tüm üstüne dakika 9 itibariyle Semih'in sol tarafa geçmesiyle Beşiktaş belki de fiziksel üstünlük kuracağı tek eşleşmeyi(Cenk - Kaan) de Galatasaray'a bıraktı ilk yarıda. Bunun sonucunda da zaten bir şey üretemeden ilk yarıyı tamamladı Beşiktaş.

Duran Toplar: Beşiktaş'ın zayıf karnı ve Galatasaray'ın güçlü silahı

İlk yarı bittikten sonra maçın az belirleyicisinin duran toplar olacağı az çok gözüküyordu. Kerem Demirbay'ın karşı karşıyası hariç akan oyunda pozisyon bulamadı Galatasaray. Bu sezon çözümsüz kaldığı ya da zorlandığı üç oyun tipi var GS'nin.

Beşli savunma ile diri bir şekilde bekleyen takımlar (Antep): Galatasaray, Icardi'nin Ghezzal ile yaşadığı çarpışma sonrası ameliyat kararı almak yerine UCL grup aşamasında da sahaya attı Icardi'yi. Bunun sonucunda oyuncunun verimi çok azaldı. Bu da daha fazla oyuncu ile savunma yapan takımları açmakta zorlanmalarına sebep oldu. Ayrıca ligin en iyi duran top takımı olan GS'ye karşı 3 stoper olmak, daha uzun bir takım olmak da demek olacağı için savunma noktasında da faydası olacaktı.

Üçlü savunmanın önüne 2 merkez orta saha pivotu atmış takımlar (Molde, Kopenhag, Sparta Prag): Galatasaray'ın bu sezon oyununu karakterize edecek olursak ilk söyleyeceğimiz şeyin ön alan presi olacağını söylemek en doğrusu. Bu presi aşabilmek ya da göğüsleyebilmek adına oyuna en geriden 3+2 merkezle başlayan takımlar çok fazla alan bulup çok hızlı inebildi Galatasaray'ın kalesine. Bu da zaman zaman topu domine edebilmelerini sağladı. Kulübesi sıkıntılı olan GS'nin devre başlarını sıkıntılı oynamasını sağladı. 5 atılan gol, 6 yenilen gol ile GS'nin en sıkıntılı 15 dakikalık zaman dilimi 46-60 dklar arası.

Merkez forvetini derine indirip stoperi manipüle ettikten sonra arkasındaki alanları değerlendiren takımlar (Bayern, Hatay): Yine aynı ön alan presini aşmak için merkez forvetini oyun ortasına indirip stoperin arkasına yaptıkları uzunlarla gol yapan takımlar.

Özellikle de geçen yıl sergilediği performans sonrası Galatasaray'ın oyun açması daha zor olacağı ve rakipleri de daha çok kapanacağı için Galatasaray'ın amiyane tabirle sineğin yağını çıkarması lazımdı. Bunun çözümü olarak GS çok iyi bir duran top takımına dönüştü. Sadece atılan duran toplarda değil, ayrıca rakiplerine karşı da çok iyi savunmaya başladı. Beşiktaş'a karşı 13 şut attılar. 5'i direkt duran toplardan geldi. 1'i gol oldu. Ligin duran toplardan en çok xG(Gol beklentisi) üreten takımı olduğunu ve totalde gol beklentilerinin de %23'ünün buradan geldiğini de söylemeden geçmemek gerek.

Set Oyunu ve Açık Oyun Tablosu

Beşiktaş'ın çok fazla antrenör değiştirdiğine yazımızın başında değinmiştik. Necip Uysal duran toplar özelinde olmasa da hafta içi çıktığı Demirkol'un programında çok fazla hoca değiştirmenin çok fazla farklı idman stili içerdiği ve bunların da çok fazla farklı kası geliştirdiğinden bahsetmişti

Bunu da göz önüne alırsak Beşiktaş'ın bu yıl 5 hoca ile izlediği 5 adet farklı duran top seti gördük aslında.

Şenol Güneş : Beşli çizgi ile alan +3 adam adama

Burak Yılmaz: Beşli çizgi ile alan +3 adam adama

Rıza Çalımbay: Ön direğe oyuncu koymalı adam adama

Serdar Topraktepe: Alan savunması

Fernando Santos: Ön direğe oyuncu koymalı adam adama

Bunların ışığında Beşiktaş'ın duran toptan yediği gol sayısının 4 ile ligin en az duran top golü yiyen beş üçüncü takımından birisi olması da büyük şans aslında. Çünkü totalde verdiği gol beklentisinin %20'sini Beşiktaş buradan veriyor. 5.05 gol beklentisinden 4 gol yemesi de bu şansın en büyük göstergesi. Bu istatistiğe Musrati'nin kendi kalesine atmış olduğu golün girmediğini de belirtelim.(Gol beklentisi rakibin bilinçli attığı şutların hesaplamasından oluşur)

Maçtan önce de aslında bunu öngörmüş ve söylemiştik. Benzerini Arena'da Amir'in penaltıya neden olan eli ile de Beşiktaş taraftarının deneyimlediğini eklemek lazım.

Değişiklikler ve İkinci Yarı

İki hoca da devre arasından aynı oyuncu grubu ve aynı planla döndü. Galatasaray zaten deplasmana geldiği için ara ara topu dinlendirmesi gerektiğinin ve Beşiktaş'ın ön alan presine yanıt vermekte güçlük çektiğinin bilincinde rölantide geçirdi maçı. Bunu da en güzel bir şekilde +9 verilmiş bir maçta 90 dakika boyunca tek değişiklik yaparak gösterdi. Eğer Mertens 37 yaşında bir veteran olmasaydı 90 dakika boyunca bu değişiklik de gelmezdi. Oyunundan memnun olan Buruk oyunu bozmadı, çok da şansı yoktu zaten.

Beşiktaş ve Santos ise o presin de gitmesinin rahatlığına güvenerek dakika 60'da oyundan Amartey'i alıp oyunu Rus ruletine çevirdi. Alanlar açıldı. Oralarda Demirbay'ı yıldız yaptı bu alanlar. Ona rağmen 60 dakika boyunca baş başa kaldığı Köhn'ün üstüne kestiği ortalarla o topu bir türlü geçiremeyen ve arkasından gelen beki Onur'a topu vermekten imtina eden Rashica yerine Ghezzal'in girmesi oyunu hareketlendirdi ve Beşiktaş'ın herhalde maç sonu konuştuğu iki pozisyonun da üreticisi o oldu. Her ne kadar bunları konuşsak da Beşiktaş'ın her sıkıştığında Ghezzal ve Aboubakar'a yönelmesi doğru değil. Bu oyuncuların bu dakikalarda süre alması durumunda oyuncuların itibarları da azalmıyor oyuncu grubunda. Bu da kadro dışı kaldıkları süreyi sorgulanır hale getiriyor. Çünkü Aboubakar, bu yıl içerideki iki derbide de kurtarıcı rolüyle oyuna girdi ve oyuncu grubundaki "sıkıntı çıkarmayan" karakterlerle paralel bir performans, yani ziyadesiyle etkisiz, verdi. Eğer durum bu ise inatla bu oyunculara yönelmek de çok mantıklı değil açıkçası.

Bonus Başlık: Transferler ve Taçlar

Modernizm akım olarak aslında ilericiliği, doğal olarak da eski ya da yabancıların old school/fashion diye adlandırdıkları kültürelliğin bir sonucu oluşmuş tabuların yıkımı adına ortaya çıkmıştır. Bunun futboldaki tezahürü ise birçok insan tarafından ziyadesiyle söylenen uyku koçları, duran top antrenörleri vb ise de bu oyunun içerisinde en çok top kaybı yapılan, topun en çok dışarı çıktığı ya da en çok kullanılan duran top tipi taçtır. Buna değinmeden geçmek istemedim. Beşiktaş taçları çok yavaş kullanan bir takım. Hatta hakem kararlarının da tartışıldığı bir Galatasaray maçında 2 gol de yemişti. Buna ek olarak da taçlarda top almak elbette risklidir fakat bunu daha uygun şekilde alan takımlar da oldu. Çünkü eğer top sizde kalsın, rakip üzerime koşsun istemiyorsanız yapmanız gereken şey ya bir taç daha kazanıp daha ileride atmak ya da taçtan gelen topu iyice güvenilir kullanmanızdır. Beşiktaş'ta Musrati'nin top kayıplarının çoğu taçların iadesinde yaşanırken Galatasaray ve Buruk ise bu işe ayrı önem verdiler. Bunun bir göstergesi olarak da aşağıdaki görüntü çıktı. Henüz taçların "ücretsiz" istatistikleri oluşmadı fakat çok kuvvetle muhtemel modernizmin bitişi ile postmodernist bir çağ açılacak futbolda ve bu oyunun en çözüm üretilmesi gereken problemi tacın da üzerine gidilecektir umarım.

0:00
/0:13

Spalletti, Napoli ile şampiyon olduğu dönemde özellikle bunlara çok başvuruyordu

Beşiktaş'ın bir günde kendi tarihi rekorlarını kırdığı Al Musrati ve Muçi ilk derbilerine çıktılar Galatasaray karşısında. Musrati'nin şanssız golünün yanında topla olan ilişkisi ve genel olarak oyunu direkt oynama çabası aslında henüz hocanın talebi mi yoksa oyuncunun karakteri mi bize yansıtmadı. Çok erken değerlendirmelerden kaçınarak şu ana kadar izlettiklerinden çıkan, oyuncunun presi arkasında gördüğünde stoperlerin arasına kaçtığı. Bu da Beşiktaş'ın 2 stoper+ 3 orta saha beklentisi ile tezatlaşıyor. İşte orada yanına atılacak oyuncular kıymet kazanıyor Musrati'nin. Bu da işi sürece bırakmamızı gerektiriyor. Uzun topları can sıkacaktır rakipleri için fakat preste stoperinin arasına kaçan oyuncu yanına da özellikli oyuncu ister. Josef de Souza da benzer ihtiyaçları güttüğü için önce Aykut Kocaman, Mehmet Topal ile sonrasında ise Sergen Yalçın, Atiba ile oynatmıştı kendisini. Bu durum devam ederse Musrati için de benzer karakterli ikinci bir pivot ihtiyacı güdebilir BJK. Diğer taraftan Muçi ise şu ana kadar sağ ön, sol ön, on numara ve sol iç orta sahada oynadı. Topu ayağından kolay kaybetmeyen, driplingi olan, şutu düşünen, ters ayağı ile de skor çıkarabileceğine inandıran potansiyeli var. Bunların hepsinin yanında oyuncu, sorumluluk isteyen anlarda o topu almaya şevkle gidiyor. Şu ana kadar Beşiktaş'ın etraf koşulları itibariyle performasının tepesini göremediğimiz Muçi ise bence oynadıkça daha da hayran toplar etrafına. Çünkü bu tip oyuncular bu sorumlulukları alırken ya topun kendisine gelmesini bekler ya da defansif vazifelerinden kaçarlar. Muçi şu ana kadar bahsedilen iki defoyu da göstermedi fakat sezon başı nasıl ki Szymanski acayip bir form yakalamış iken düşüşe geçti ise benzer bir durumu görmeden tüm inancı vermek çok doğru olmaz. Yine de oyuncunun skor potansiyeline ek olarak "oyunun" içine girme arzusu çok heveslendirici bir durum. Bunun üstüne oyuncunun Euro 24 görme ihtimali ise piyasasını heyecanlandıracaktır. Biz de merakla bekliyor olacağız.

Beşiktaş'ta yeni transferler Ernest Muçi ve Al-Musrati ilk antrenmanlarına  çıktı - Son Dakika Spor Haberleri